Translate

5 Nisan 2016 Salı

BU HARİTAYA ÇOK DİKKAT : DÜNYANIN SAVAŞI BURADA...!



Gazeteci-yazar İbrahim Karagül, son dönemlerde yaşanan olaylarla ilgili çarpıcı bir analizde bulunarak arka planda nelerin döndüğünü okuyucularına aktardı.

İşte İbrahim Karagül'ün o yazısı:

Erdoğan ABD'de tutuklanacak. Erdoğan hastaneye kaldırıldı. Erdoğan Obama ile görüşemeyecek. ABD Türkiye'yi defterden sildi… Daha neler neler. Nasıl da utanmazca, sahtekarca yaygaralar. Nasıl da bütün ülkeyi küçük düşürücü, bütün ülkeden intikam alıcı düşmüşlük..
Öyle çirkef, öyle seviyesiz, öyle Türkiye düşmanı, öyle ihanet dolu bir kampanya ki, bunlar bu nefretle bütün ülkeyi ateşe verirler, bütün ülkeyi satarlar, bütün ülkeyi birbirine katarlar. Öfke duyduklarını kurşuna dizerler, intikam ve öfkelerinin hiçbir ahlaki ve hukuki sınırı olmaz.

Böyle bir seviyesizlik örneği yoktur

Tabi güçleri yetse, imkanları olsa. İşbirliği yapmadıkları istihbarat teşkilatı kalmadı. Ortaklık kurmadıkları terör örgütü kalmadı. Hiçbir ülkede, siyasi mücadele veren, ideolojik kavga veren, iktidar hesapları yapan ya da kişisel kavga veren birileri böyle bir seviyesizlik örneği sergilememiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti sırasında gördüklerim beni utandırdı. Ülkem adına, “biz” adına rencide etti, yüzüm kızardı. Bu ülkede kuruluşundan bu yana kavga vardır, mücadele vardır. Çünkü Birinci Dünya Savaşı'nın ardından, İstiklal mücadelesinin ardından kurulan bu sistemin kimlik sorunları vardır. İktidar-halk ilişkilerinde büyük ayıpları vardır.
Bu yüzden Türkiye'nin normalleşme mücadelesi kuruluşundan bu yana devam etmektedir. Ama bütün o çatışma/mücadele tarihini gözünüzün önünden geçirin, dil olarak, söylem olarak böyle bir seviyesizlik örneği görülmemiştir. Yaşadığımız bütün trajedilere, acı dolu hatıralara rağmen, böyle çirkeflik örnekleri ya yoktur ya da çok.

Gülen'in adamları, Öcalan'ın adamları

İşte kurgu bu zaaflar üzerine yapılmıştır. Bugünkü terör, paralel, içeride ve dışarıdaki şer ortaklığı bu kırılma alanları üzerinden biçimlendirilmiştir. Bu yüzden paralel örgüt mensupları, Asala üyeleri, PKK/YPG üyeleri Erdoğan'a karşı, Türkiye'ye karşı tek bir örgüt havasında protesto eylemleri yapıyor. Mesele sadece Erdoğan değildir. Bu bir projedir. Türkiye projesidir. Bu ülkeyi küçültme, köşeye sıkıştırma, kötü tercihlere zorlama projesidir.
Terör örgütlerini tek çatı altında toplayıp Erdoğan düşmanlığını işleyip bunun üzerinden ülkeyi yeniden formatlamaya çalışanların yürüttüğü çokuluslu bir müdahaledir. PKK neyse paralel odur, YPG neyse diğer örgütler odur. Hepsi tek bir adrese yöneltilmiş, tek bir merkezden talimat almaktadır.
Dünya savaşından bu yana ilk kez başımızı kaldırdık. İlk kez kendi yolumuzu çizmeye çalışıyoruz. Bu yüzden saldırı altındayız. Bu yüzden o örgütleri üzerimize saldılar. Gülen'in adamlarıyla Abdullah Öcalan'ın adamları hep birlikte Türkiye'yi vuruyor.

İşte biz bunlara direniyoruz

Bütün coğrafya yeniden dizayn ediliyor. Her ülke için haritalar oluşturuluyor. Biz, işte o haritalara direniyoruz. Yeni bir Anadolu haritası, parçalanmış harita görmemek için direniyoruz. Onlarsa bu parçalanma için tetikçi olarak pozisyon aldılar. Suriye savaşı bile böyle bir şeydir. Türkiye'yi Suriye'den uzaklaştırmaya çalışanlar, aslında “sıra sizde” işaretleri vermektedir. Bir sonraki adımda Anadolu'ya çörekleneceklerdir. Öncüleri, tetikçileri bu savaşı başlatmıştır.
Dikkat edin, Suriye'deki savaş Kafkaslara sıçrıyor. Çok büyük güç çatışmaları, rekabeti, hesaplaşması yaşanıyor. Herkes kendi imparatorluk haritalarını raflardan indirdi. Artık kimse kimsenin dostu değil, öyle kalıcı dostluk ilişkileri yoktur. Türkiye en büyük darbeyi bu yüzden kendi müttefiklerinden yemektedir. Dostlar, ittifak üyeleri birbirini harcamaktadır.

Dünyanın savaşı burada yaşanıyor

Azeri-Ermeni çatışmaları büyüyecek. Kızıldeniz, Basra Körfezi, Hazar Denizi-Karadeniz hattında kalan her toprak parçası çatışmalara sürüklenebilir. En büyük harita budur. İster ekonomik diyelim, ister enerji diyelim, ister güvenlik stratejileri diyelim bu denizler arasında dünyanın en büyük savaşı, merkez savaşı hesapları yapılmaktadır. Bugün yaşanan küresel ölçekte paylaşım mücadelesinin merkezi bu bölgedir.
İşte Türkiye tam bu coğrafyanın merkezinde. Basra Körfezi çevresindeki ülkeler savaşa, kendi aralarında çatışmalara sürüklenebilir. Bölge İran ile Araplar arasında büyük bir hesaplaşmaya tanık olabilir. Suriye meselesi Basra ile Doğu Akdeniz arasındaki kuşakla ilgili bir harita çalışmasıdır. Kuzey Irak-Akdeniz Koridoru bu çalışmanın bir parçasıdır. Kızıldeniz çevresi yine savaş alanıdır. Somali ve Yemen'in durumu ortadadır.
Doğu Akdeniz, geleceğin en büyük kavgalarının merkezi olacaktır. Çünkü çizdiğim o haritanın tam merkezindedir. Doğu Karadeniz, bu çatışmacı yaklaşımlar yüzünden geleceğin Doğu Akdeniz'i kadar önemli olacaktır ve Doğu Karadeniz'de küresel ölçekte bir güç hesaplaşması ortaya çıkacaktır.
Doğu Akdeniz merkezli harita çalışmaları Güney Kafkaslar'da Azerbaycan ve Gürcistan'ı tehdit edecektir. Karadeniz'in kuzeyi aynı şekilde çatışma alanı olacaktır. Kuzey Irak ile Karadeniz arasında da güneydekine benzer bir koridor hesabı vardır. Bu yüzden terör örgütleri bu alana yönlendirilecektir.

Biz ayakta durdukça o haritayı çizemezler

Çizdiğim bu haritaya çok dikkatli bakın. Eğer bir dünya savaşından söz edilecekse bu coğrafya merkezi olacaktır. Dünyanın kalbi burada atmaktadır. İşte bu haritanın tam merkezindeki Türkiye, tarihin en büyük oyunlarından birinin merkezi adresidir, hedefidir.
Türkiye sağlam durdukça, dik durdukça, gücünü korudukça, istikrarını sağlama aldıkça bu hesapların hiçbiri tutmayacaktır. Kafkaslardaki savaşın da, Suriye hattındaki çatışmaların da seyri onların istedikleri yönde olmayacaktır. Bu yüzden bütün güçleriyle Türkiye'ye yüklendiler. Yüklenecekler de. Bu ülkeyi parçalamadan coğrafyanın yeni haritası çizilemeyecek, biliyorlar bunu.

Kobani şer ortaklığı

Bildikleri için de, direnen herkesi hedef alıyorlar. Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, siyasi kadroları, medya çevrelerini, toplumsal tabanı hedef alıyorlar. Ardı ardına intikam saldırıları yapıyorlar. Kandil ve Pensilvanya'nın Kobani'de kurduğu ortaklık böyle bir ortaklıktır. Onlar bu büyük savaş için cepheye sürülmüşlerdir.
ABD, Türkiye'ye haddini bildirmeliymiş. Kendileri itaat ettikleri için bütün ülkenin itaat edeceğini sanıyorlar. ABD silahlarıyla ülkeyi vuruyorlar. ABD'yi vatan bilenlerin

Türkiye'ye bu kadar yabancılaşması normaldir.

Türkiye-ABD ilişkilerinde, bu talimatla, bir köşe yazısıyla, bir lobi çalışmasıyla iktidar değiştirme dönemleri çoktan geçti. Bu değişim yüzünden kırılgan alanlar oluştu zaten. Sadece talimat alan iktidarlar döneminde böyle kırılgan alanlar oluşamaz. Ama bir ülke, kendi duruşunu yakalama mücadelesi içine girmişse bu alanlar oluşacaktır. Bunlar göze alınacaktır.

Onları adam yerine koymuyoruz

Yine de Erdoğan'ın ABD gezisinde hiçbir şey istedikleri gibi olmadı. Nükleer Güvenlik Zirvesi için yapılan ziyaret Türkiye-ABD arasında yoğun temaslara sahne oldu. İş çevrelerinden eski bakanlara ve isimlere, Obama'dan yardımcılarına kadar herkesle görüşme gerçekleşti. Bu ilişkiler, bir takım rasyonel işbirliklerine dayanır.
ABD'nin bu bölgede Türkiye'siz ne kadar şansı olduğunu ölçemeyenler, Obama'nın silahıyla Erdoğan'ı vurmaya, Türkiye'yi hizaya getirmeye çalıştılar. Tutmadı, başaramadılar. ABD medyasında para verip yazdırdıkları o darbe yazılarının ABD'de de Türkiye'de de alıcısı kalmadı. Artık o isimler Türkiye'de adam yerine bile konulmuyor, yazdıkları hiçbir cümle etkili olmuyor.
İnanması güç gelebilir ama Suriye'deki savaş da, Kafkaslarda tezgahladıkları senaryolar da onların hezimetiyle sona erecektir. İçeride kurdukları terör çatısı da, bu çatının dışarıda yürüttükleri çirkin kampanya da çok yakında etkisini kaybedecektir. Onlar tetikçilikleriyle, birer Gurka olarak kaybolacak, hiçleşecektir.
Türkiye ayakta kaldıkça, ana omurga sağlam kaldıkça, tarih yapıcı feraset yol gösterdikçe, bütün oyunların bu topraklarda bozulduğunu göreceklerdir.
Bu yüzden hiç endişeli değiliz. Hatta bütün bu vesayet arayışlarının, vesayet aracılarının çok az zamanı kaldığının farkındayız.

& VƏTƏNSEVƏRLƏR

Marş - Azərbaycan əsgəri - Bu ada qurban...

Salam.Milli Ordumuzun işğal altındakı torpaqlarımızı azad etməyə başlaması məni də çox sevindirir. Bu münasibətlə baxın :
- AZƏRBAYCAN ƏSGƏRİ - BU ADA QURBAN ...

15 Mart 2016 Salı

HULKAR ABDULLAYEVA - BƏRƏKƏTİM GƏLDİ, YİYƏSİM GƏLDİ...

DOSTLAR, İLAXIR ÇƏRŞƏNBƏNİZ MÜBARƏK !

HAMINIZI BAĞRIMA BASIB ÖPÜRƏM. QARŞIDAN GƏLƏN BAHAR - NOVRUZ BAYRAMI MÜNASİBƏTİLƏ SİZLƏRİ TƏBRİK EDİRƏM. BİR - BİRİNİZİ SEVİN VƏ QORUYUN !




& VƏTƏNSEVƏRLƏR

13 Mart 2016 Pazar

SELCUQ BALÇI - DENİZ ÜSTÜNDE FENER...

Türk halk müziği sanatçısı. Rize'nin Çayeli ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu doğduğu bu şehirde tamamladı. İlkokulu bitirdikten sonra ailesiyle birlikte Ankara'ya yerleşti. Çocukluğundan beri bağlama çalmasına rağmen lise yıllarında kemençeye merak saldı. Kendini bu konuda yetiştirdikten sonra birçok Karadenizli şarkıcıya kemençe çalarak eşlik etti.

2011 yılında Kalan Müzik etiketiyle Patika isimli ilk albümünü çıkardı. 
2 yıllık aranın ardından, 
2013 yılında Mila isimli ikinci albümünü yine Kalan Müzik etiketiyle piyasaya çıkardı.
3-cü albümü olan Felamur ise 13 Mayıs 2016'da dinleyicileri ile buluştu.




& VƏTƏNSEVƏRLƏR



12 Mart 2016 Cumartesi

QULAĞIMA BİR SƏS GƏLDİ...


İrşad Məhəmməd oğlu Əliyev


" Mənim qəlbim dəfinələr adasıdır.
Basdırılıb burda ata, burda qardaş, burda dost da.
Çəkilibdir dağ dağ üstən.
Qamçılayıb zaman məni.
Qovrulmuşam zaman - zaman.
Ağrını da, acını da, itkini də udan zaman,
Göz yaşımı ürəyimə axıtmışam.
Bəzən artıb ürəyimin ağırlığı diz bükmüşəm.
Ata, ata - deyə hönkürmüşəm..."


Yaşım yarım əsri keçib. Bu vaxtadək vicdanımın səsini tez - tez eşitmişəm. Həyatda üç idealım olub. Atam, Mustafa Kamal Paşa (Atatürk) və dahi Üzeyir Hacıbəyli. Bu şəxsiyyətləri kəşf etməkdə atam yardımçım olub. Uşaq ikən o, mənə rəhmətlik Tağının kitab mağazasından say - seçmə kitablar alıb gətirərdi. Ağdamda mənim on rəf kitabım var idi (Rayonumuzun erməni faşistləri tərəfindən işğalı zamanı evimizin bütün əşyaları ilə birlikdə kitablarım da düşmənin qənimətinə çevrildi). Dərslərimi hazırlayandan sonra qiraət etməyi çox xoşlayırdım. Yuxarıda adlarını çəkdiyim insanların gördükləri işlər barədə xeyli kitab oxuyandan sonra onları özümə ideal seçdim. Onların sırasında atamın yeri başqadır.

Cüssəli, qamətli atam böyük bir nəslin şərəfini vəfat edənədək çiyinlərində məğrurluqla daşıyıb. Vətənin çətin günlərində el - obasının, doğma Azərbaycanın ağrı - acıları ilə yaşayıb. Babalarının, nənələrinin var - dövləti bolşevik hökuməti tərəfindən mənimsənildiyinə görə, o da ailəsi ilə birlikdə iztirablı həyat sürüb. On yaşında olarkən atası vəfat edib. Bu məsum və qeyrətli körpə ailənin bütün ağırlığını öz üzərinə götürüb. Üç qardaşını və bir bacısını yaşatmaq, oxutmaq üçün anasına söykək olub.
 
İkinci Dünya Müharibəsi başlayanda atamın 17 yaşı var imiş. Ağdam Rayon Hərbi Komissarlığı onun tay - tuşlarını müharibəyə səfərbər edir. Lakin atama yaşı aşağı olduğundan çağırış kağızı (povestka) göndərilmir. Atam dostlarından ayrı düsməsin deyə, Hurizat nənəm (Böyük mütəfəkkir, yazıçı Süleyman Sani Axundovun əmisi qızı Əziz xanımın ulu babam Mehdi bəylə izdivacından doğulan qızıdır) hərbi komissarlıqdan oğlunun da müharibəyə çağırılmasını xahiş edir. Beləliklə, atam 1941 - ci ildən 1947 - ci ilədək Sovet Ordusu sıralarında şərəflə xidmət edir. 

Əgər əsgər tərəddüdsüz sinəsini düşmən gülləsinə sipər edirsə, günahsız insanları məhrumiyyət və müsibətlərdən qorumaq uğrunda öz həyatını od - alovun içərisinə atırsa, bu, fədakarlığın zirvəsi sayılaraq əbədi hörmətə layiqdir. Məhz buna görə yer üzünün bütün xalqları döyüşçüyə məhəbbət və onun xatirəsinə ehtiram göstərirlər.

Alman faşizminə qarşı 1941 - 1945 - ci illər müharibəsinin son yaylım atəşindən yarım əsrdən çox bir vaxt keçir. Dünyanın mütərəqqi ictimaiyyəti hər il bu Böyük Qələbəni təntənə ilə qeyd edir. Faşizm cəlladlarına qarşı mübarizədə Azərbaycanın 600 mindən çox oğul və qızı iştirak etmişdir. Onların yarısı döyüş meydanlarında həlak olmuş və Avropa ölkələrinin ucsuz - bucaqsız ərazilərinə səpələnmiş qərib qardaşlıq məzarıstanlarında uyuyurlar.
İkinci Dünya Müharibəsi haqqında indiyədək çox yazılıb, çox deyilib. Yəqin ki, bu mövzu bundan sonra da uzun illər elmi, ədəbi, siyasi - publisistik yazıların əsas mövzularından biri kimi qalacaqdır. 

Azərbaycan oğulları ilə çiyin - çiyinə atam da alman faşizminə qarşı cəbhələrdə misilsiz mərdlik və qəhrəmanlıq nümunələri göstərir. Ordenlərlə, medallarla təltif olunur. Başqa azadlıqsevər xalqların nümayəndələrilə birlikdə döyüsən qəhrəmanlarımız, eləcə də mənim atam ümumbəşəri ideallar uğrunda canlarını qoymuşlar.

Atam İrşad Kərbəlayi Mikayıl Məhəmməd oğlu Əliyev Ağdamın, Qarabağın sayılıb - seçilən ağsaqqallarından biri idi. Uzun müddət dövlət orqanlarında çalışmışdı. İnsanların indi də bu şəxsi sevməsi, adı çəkiləndə min rəhmət oxuması səbəbsiz deyil. Qoy patriarxal deyilsin, köhnəlmiş deyilsin, amma bu ağsaqqalın ailəsinin, onun doğulduğu Sarıhacılı kəndinin, yaşadığı Ağdam şəhərinin öz əxlaq qanunları var idi. Bizim gücümüz bu yazılmamış qanunlardaydı. Böyüyə, ata - anaya ehtiram, sitayiş dərəcəsinə çatan vətən sevgisi bu əxlaqın bünövrəsi idi. Hamısı alt - üst oldu. Qarabağı müharibəyə sürüklədilər. Bu müharibə, erməni daşnaqlarının əsassız torpaq iddiaları bizə dərd - kədər, ölüm - itim, məhrumiyyətlər gətirdi. Öz yurdumuzda qaçqına, köçkünə döndük. Yox, bu "qaçqın", "köçkün" ifadələri ürəyimizdəkilərin mində birini əks etdirmir. Qarabağlıları respublikanın bütün şəhər və kəndlərinə səpələdilər. Onların genefondunu pozdular. Müsibət müsibət dalınca gəldi. Vicdanlı, namuslu insanların bu təhqirlərə tab gətirəni də oldu, gətirməyəni də. Atam dözmədi. Onu könüllü döyüşə atılmış qəhrəman oğullarımızın ruhlarının harayı, anaların ah - naləsi, qız - gəlinlərin fəryadı yandırdı. Yurd, əzizlərinin uyuduğu qəbiristanlıq və yerlə - yeksan edilən ev - eşik həsrətilə İrşad Məhəmməd oğlu Əliyev dünyasını dəyişdi. Allah rəhmət eləsin. Amin...  
(Atamın doğum tarixi : 25.02.1924. - Ölüm tarixi : 13. 03. 1993).


© Adil İrşadoğlu,
Bakı, aprel 2005.

İlk dəfə 7 may 2005 - ci il tarixli
"Vətən uğrunda" qəzetində çap edilmişdir.